26 Mayıs 2012 Cumartesi

beni duymazdan gelin.

-bi şey diyeyim mi?
-..?
- sıçayım.
-anlamadım?
-sıçayım diyorum. topyekün.
-ha.

şimdi:

benden önce çok da hazzetmediğim birinin okuduğunu bildiğim, dünyanın en gerzek çevirilerini yayımlayan vasat bir yayın evinden peydah olmuş ancak orijinali oldukça munis tatlı olan bir kitabı okuyorum. kitabı benden önce okuyan insan evladının her önemli gördüğü yeri bitmek tükenmek bilmeyen çeşitte kalemlerle çizmesi, karalaması sonucu kitabı onun gözünden okuduğumu düşünüp rahatsız oluyor, onun önem verdiği çizgilerle kendi adıma hoş bulduğum satırları eşleştirmeye çalışarak ortak paydalar yaratmaya uğraştığımı fark ediyorum. bu durumun kitabı okuma eyleminin önüne geçmesi sonucu kitabı gözümün göremeyeceği bir köşeye fırlatıyorum.


ve..

sabahlara kadar dünyanın en gerzek oyunu sayılabilecek türde bir oyunu oynuyorum, aptal aptal şarkılar dinleyip kimsenin gülmeyeceği tipte durumlara gülüyorum. karaoke bile yapıyorum, kaydediyorum söylediğim şarkıyı; o derece. etraftaki insanları izliyorum. öküzler gibi gözlerimi dikip bakıyorum. insanların verdiği tepkileri toplayıp lazım oldukça kullanıyorum. çok sevimsiz oluyor ama yiyorlar. yani pek umursamadığından kimse, öyleymiş gibi oluyor.bilemedim.

okumuyorum, yazmıyorum. çok zorda kalmadıkça çizmiyorum. asgari düzeyde düşünüyorum, en iyi ihtimalle - hiçbir neden olmaksızın - 2 günde bir uyuyorum. günde 3günlük yemek yiyorum, kendimden herkesinkinden biraz daha fazla nefret ediyor, sevdiğim 3 5 insanın öldüğü senaryoları kafamın içinde oynatıp kendimi değişik değişik histerilere sürüklüyorum.

sessiz sakin ataklar geçiriyorum. çünkü ilaçlarımı almıyorum. boş boş bakıyorum. sana dikkatle kulağımı uzattığımda bile inan seni hiç dinlemiyorum. aklımın bir köşesinde hep başka bir şeyi - çoğunlukla aynı şeyi - barındırıyorum. bi çok konuda çok çaresiz olduğumu biliyorum ya da böyle olduğunu düşünmeyi tercih ediyorum.

sebebini çözemediğim fizyolojik ağrılar çekiyorum. sebebinden adımın habib olmadığına emin olduğum kadar emin olduğum türde fikirlere kapılıyorum. hiç gereği yokken orada olmak yerine burada kalıyor, olur olmadık mevzularda yalan söylüyorum.

sayıldığı kadarıyla 22 yaşındayım.çok da fazla yaşamak istemiyorum. bunu bir tepki değil gerçekten bir istek olarak algılarsanız sizi bir gün Ramon'la tanıştırmayı gerçekten çok isterim.

yine de:

hepinizi biraz, bir kaçınızı oldukça, içinizden birini çok seviyorum.

Günaydın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder